Naber millet! Bugün Gaziantep'in kahkahalarla dolu bir hikayesine dalıyoruz. Karşınızda Gamze! Hepimiz hayatın zorlukları ile karşılaşıyoruz ama Gamze, tam anlamıyla bir kahraman. Annesi onu “Kahve faslı”na çıkarıp yetiştirmiş, ama Gamze bu kahve sohbetlerinden çok daha fazlasını tattı. Ama bu hikayenin başında, Gamze'nin dul bir bayan olduğunu unutmamalıyız; çünkü Gamze, dul olmasının getirdiği özgürlüğü, kahkahaları ve “Şimdi ne yapacağım?” sorusunu bir araya getirip, Gaziantep sokaklarını adımlıyor.
Gamze'nin İkinci BaharıGamze, eşiyle evlendiğinde hayatının en güzel günlerinin tam ortasında buldu kendisini. Halaylar, düğün yemekleri, baklava... Daha ne bulsun? Ancak zaman geçtikçe, evlilik hayatının monotonluğuna kapılıp sıkılmaya başlamış. Bir gün, eşinin televizyon başında uyuyakalması ve onun “Ayrılıyorsak, ayrılalım da, şu dördüncü sezonun sonunu izleyeyim!” diyerek uyanmasını beklerken, Gamze bir karara varmıştır: "Bu hayat böyle geçmez!"
Eşinin ısrarla “Biz dul kadınlara itibar etmiyoruz!” demesi üzerine Gamze, itibarınızı, baklavanızı ve dolmanızı almak için Gaziantep'in o meşhur otantik pazarına doğru yola koyulmuştur. Ve işte böylece, o günden sonra Gamze'nin maceraları başladı.
Pazardan KıyametGaziantep pazarına gittiğinizde, herkesin bir şeyler alıp verdiği bir çarşıda Gamze'nin girişi tam bir Hollywood sahnesine benziyordu. Elinde bir tepsi baklava, "Benim dul hayatım baklava kadar tatlı!" diye bağırarak içeri girdi. Ama baklava alırken gözlüğünü unutup, fıstıklı baklava yerine kadayıf alıp dönüşte “Ben zaten fıstık almadım, sadede geçelim” demesine kimse hazırlıklı değildi.
Pazarda rastgele dolaşırken yaşlı bir teyzeye “Teyze, bana dul kadın olmanın sırlarını anlat” diye sordu. Teyze, "Bütün sırlar bende, ama sen önce kebap al!" dedi. Gamze dünyayı tanırken, kebap sırlarını da öğrenmeye karar verdi ve oradan haşema ile kebap dönerken ortaya çıktığını düşünmeye başladı. Kebapçı, Gamze’yi görüp “Hanım, bu kebap sizin için, bir daha gelin!” dedi, Gamze de “Ya Allah, kebap parası bende yok, bir şey düşünüyorum!” dedi, o an Mahir abinin gözleri parladı.
Aşk ve TehlikeBir kaç gün içinde Gamze, farklı bir kadına büründü. Fark ettiniz mi, şimdi bir çiftlikte değil, kebapçı dükkanında yaşıyor! Hayatındaki tüm adamlar aslen dönerci gibi olmaya başladı. Her gün sıradan hayattan bir erkeği kebapçı rafından almaya karar verdi. Meşhur oldu “Kebapla evlenmeden nolursun beni bırakma!” sloganıyla.
Gamze, Günlük Olaylar: 1. Sıradışı Eşleşme (kebapçıda değildir, dönerci de) 2. Uçan tabaklar ve “Ama ben hep yalın kadro çalıştım” ruh hali 3. Eşiş-lener: “Yani senin için yapılmadı” gibi bir haliyle pazara akın etti.
Gamze, cebindeki paranın yarısı ile dikkat çekici kıyafetler alırken erken ısınmadı ve kabak tatlısı yerine, kabak değil kabak şekeri ile birlikte çıkış kapısına yürümeye başladı. Belki de Gaziantep'te dul bir bayan olmak, sadece esprili bir hikaye değil, aynı zamanda hayatta kalmanın çok yönlü bir serüveniydi.
Gaziantep’in KraliçesiGamze sonunda varmak istediği yere vardı. Gaziantep sokakları onun kraliyet alanı olmuştu. Her sohbet, her kahkaha, her baklava dilimi, tüm bu maceraların sonucunda Gamze, Gaziantep’in dul kadını değil, aynı zamanda “Gaziantep’in Kraliçesi” olarak anılmaya başlandı.
Hikayemiz burada bitiyor mu? Kesinlikle hayır! Baklava kapıdan içeri girmeden asla bitmez. Gamze'nin maceraları, daha çok kahkaha, daha çok kebap, daha çok dostluk ve elbette daha çok espri ile devam ediyor.
Sonuçta, dul olmak; inanın bana, sadece bir etiket değil, sahnede yer almak için harika bir fırsat! O yüzden Gaziantep'te kimse Gamze'yi unutmasın, çünkü o sadece bir dul değil, aynı zamanda karnımızı şişiren, gözlerimizi yaşartan o kahkahaların kaynağı!